12 Şubat 2013 Salı

AH ŞU KALDIRIMLAR!

İstanbul'da yaşamak hakikaten zulüm ötesi bir şey. Dilerseniz ben akşam saatlerinden itibaren yarın akşama kadar bir yaşam özeti sunmak istiyorum. Herhangi bir gecekondu mahallesinde oturuyorsunuz. Doğalgaz faturası zamlı geldiği için daha fazla dayanamayan vatandaş, evine sobalı bir sisteme çeviriyor. Sobada nasıl bir kömür yakıyorsa, akşam karanlığı çöktüğünde nefes almanız hakikaten güç. Zar zor sabah ediyorsunuz. Sabah kalkıyorsunuz otobüste binmeye yer yok, gitmeye yol yok, yürümeye kaldırım yok.



Abartmıyorum, hakikaten yok yok yok. Sorun çok ama kaldırım zulmü başka bir şey. Dünyanın gelişmiş hiçbir ülkesinde yayaların haklarına saygısızlık yapılmaz. Hollanda'da bile karşıya geçmek isteyen yaya için koca kamyonlar kilometrelerce öncesinden yavaşlar, geçiş üstünlüğü sağlar. Bir sağlamasın bakalım neler oluyor! Gelin görün ki bizim İstanbul'da değil yayaya yol vermek canını almak sanki görev kabul edilmiş gibi. Allah aşkına gidin görün şu Ümraniye çarşı caddesini o kadar zorki yürümek. İSPARK cadde boyu işgal etmiş zaten. Kaldırım genişliği birçok yerde yarım metre bile değil. İnsanlar balık istifi gibi yürüyor. Yürümeye çalışıyor.